#Din Özgürlüğü
#Din Özgürlüğü
Din özgürlüğü hakkı çok sayıda uluslararası ve bölgesel sözleşmede ele alınır. Özellikle dini azınlıklar bu hakkı kullanma çabalarında birçok engelle karşılaşırlar.
Din özgürlüğünü ve bağlantılı olarak ibadet ve inanç özgürlüklerini korumak için çalışan insan hakları savunucuları genellikle azınlık veya yerli hakları için de çalışır.
Birçok ülkede, insan hakları savunucuları başka dinlere inananlara veya laiklere karşı kullanılan dine/kutsal şeylere hakaret yasalarıyla mücadele ettikleri için de hedef alınıyorlar.
23 Mart 1976'da yürürlüğe giren Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 18. Maddesi söyle der:
1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kendi tercihiyle bir dini kabul etme veya bir inanca sahip olma özgürlüğü ile, tek başına veya başkalarıyla birlikte toplu bir biçimde, aleni veya özel olarak, dinini veya inancını ibadet, uygulama, öğretim şeklinde açışa vurma özgürlüğünü de içerir.
2. Hiç kimse, kendi tercihi olan bir dini kabul etme veya inanca sahip olma özgürlüğünü zayıflatacak bir zorlamaya tabi tutulamaz.
3. Bir kimsenin dinini veya inancını açışa vurma özgürlüğü ancak kamu güvenliği, kamu düzeni, sağlık veya ahlak veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak amacıyla, hukuken öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabilir.
4. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, anne-babalar ile, mümkünse vasilerin kendi inançlarına uygun biçimde çocuklarına din ve ahlak eğitimi verilmesini isteme özgürlüğüne saygı göstermeyi taahhüt ederler.