Front Line Defenders Türkiye'deki İHS Davasına İlişkin Kararı Kınamaktadır
Front Line Defenders, bugün bir Türk mahkemesi tarafından insan hakları savunucuları Taner Kılıç, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, İdil Eser ile ilgili olarak verilen, Türk hükümetinin terör örgütü olarak ilan ettiği bir örgüte üye olmak (Taner) ve örgüte yardım ve yataklık suçlamalarına (Özlem, Günal ve İdil) ilişkin kararını kınamaktadır. Hâkim heyeti, Büyükada davasında yargılanan 11 hak savunucusundan yedisini beraat ettirirken, dört tanınmış ve saygın İHS'ye karşı verilen hükümler, Türkiye’de yargı sisteminin başarısızlığını ve Erdoğan hükümetinin sivil topluma yönelik devam eden saldırısını temsil ediyor.
5 Temmuz 2017 sabahı, Büyükada’da Türk insan hakları savunucuları için bir çalıştayın yapıldığı Ascot Otel, Türk polisi tarafından basıldı. Tüm katılımcılar tutuklandı ve ardından gözaltı merkezlerine götürüldü. 11 İHS (bunlardan 10’u, 5 Temmuz'da tutuklandı, Taner Kılıç ise zaten başka suçlamalarla karşı karşıyaydı ve daha sonra bu davaya müşretek davalı olarak eklendi) tutukluluklarına ilişkin olarak yıllarca duruşmalara ve adli süreçlere tabi tutuldu. Duruşmada sunulan bazı iddialar ile birlikte doğrulanmamış veya uydurma kanıtlar, Türk polis teşkilatının kendi siber suçlar birimi ve bağımsız uzmanlar tarafından çürütülmüştü.
Yaklaşık üç yıl sonra, yalnızca Türk yargı sisteminin hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığını koruyamadığını ortaya koyan bir karar verildi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç, "silahlı terör örgütüne üyelik" suçundan 6 yıl 3 ay hapse mahkum edilirken, İnsan Hakları Gündemi Derneği Ankara temsilcisi Günal Kuşun, Af Örgütü Türkiye Şubesi eski Direktörü İdil Eser, Yurttaşlık Derneği’den ve Af Örgütü Türkiye Şubesi kurucu üyelerinden olan Özlem Dalkıran’a "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Kalan 7 insan hakları savunucusu Ali Gharavi, İlknur Üstün, Nejat Taştan, Nalan Erkem, Peter Steudtner, Şeyhmus Özbekli ve Veli Acu ise beraat etti. Üç hakimden birinin karara ilişkin aynı fikirde olmadığını da belirtmek önem taşımaktadır.
Karar üzerine, Özlem Dalkıran; "Burada yargılanan sadece 11 kişi değil, bir bütün olarak insan hakları topluluğudur" dedi.
Front Line Defenders İcra Direktörü Andrew Anderson; “İnsan haklarını savunmak suç değildir – ne Türkiye'de ne de başka bir yerde. Bu davada suçlamaların icadı, absürd duruşma ve delil üretimi hakimlerin tamamını bile ikna edemedi. Aynı gün dünyanın gözleri Cemal Kaşıkcı suikastinde adaleti yerine getirmesi için Türkiye'nin yargı sistemine dönerken, bu karar Türk hukuk ve düzen sisteminde kara bir leke bırakıyor” dedi.
Karar oybirliğiyle alınmadı. Heyetteki üç hâkimden biri, aleyhindeki suçlamalar doğrulanmadığından dört sanığın da beraat ettirilmesi gerektiğini söyleyerek karara karşı çıktı. Kendisinin karşı görüşüne ilişkin detayların gerekçeli kararda yer alması bekleniyor.
Hüküm giyen İHS'ler kararı istinafa taşımayı planlarken, Front Line Defenders,Türk kamuoyunu ve medyasını bu sonucu reddetmeye ve yetkililere insan hakları savunucularına, sivil topluma ve gazetecilere yönelik zulmü durdurmaları için baskı yapmaya çağırmaktadır.