Terörle ilişkili suçlamalar insan hakları savunucularını hedef alıyor
İrlanda merkezli İnsan Hakları Örgütü Front Line Defenders, Türkiye’de tutuklu bulunan onbir barışcıl insan hakları savunucusu aleyhindeki suçlamaları şiddetle kınamaktadır.
8 Ekim 2017 günü, İstanbul Başsavcılığı tarafından tamamlanan iddianamede, on insan hakları savunucusuna “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçu yöneltilirken; bir insan hakları savunucusuna ise “terör örgütüne üye olma” suçu yöneltildi. Eğer, insan hakları savunucuları suçlu bulunurlarsa 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalacaklar.
Front Line Defenders İcra Direktörü Andrew Anderson;
“Onbir tanınmış insan hakları savunucusuna yöneltilen bu suçlamalar, ülkede insan hakları savunucularına karşı yürütülen bir “cadı avı” olduğunu ortaya koyuyor. Meslektaşlarımız, Türk sivil toplumunu güçlendirme kararlılığıyla tüm gayretlerini ortaya koydukları için 15 yıl hapis cezası istemiyle karşı karşıya kalıyorlar” dedi.
İstanbul Büyükada’da düzenlenen bir çalıştayda tutuklanan ve Istanbul 10 olarak bilinen on insan hakları savunucusu hakkında düzenlenen iddianameye Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın dosyası da eklenmiş bulunuyor.
On yedi sayfalık iddianamede, insan hakları savunucuları ülke çapında kaos yaratmak amacıyla 2013 yılında gerçekleşen Gezi Parkı eylemlerine benzer eylemler planlamakla suçlanıyor. Gerçekte ise Istanbul 10 olarak bilinen insan hakları savunucuları, dünyanın hemen her yerinde her ay onlarcası düzenlenen bütünsel bir güvenlik atölyesine katıldılar. Bu tür atölyeler, stres yönetimi, bilgi güvenliği ve kişisel güvenlik için en iyi uygulamaların paylaşılmasına odaklanan ve yoğun veya çok stresli bir ortamda çalışan insanların sağlıklı olmalarına katkıda bulunmak üzere tasarlanmış olan atölye çalışmalarıdır.
Türk basını tarafından paylaşılan bilgilere göre iddianamede, savunucuların şiddete bulaştıklarına dair herhangi bir delil sunulmuyor. Başsavcılığının, suçlamaları savunucuların dijital cihazlarında bulunan bazı yayın ve belgelere dayandırdığı biliniyor. Bu yayın ve bilgiler ise Uluslararası Af Örgütü tarafından yayınlanan acil eylemlerin basılı kopyalarını, e-kitapları, makaleleri, toplantıya ilişkin notları ve Ortadoğu ve Asya’daki dil gruplarını gösteren bir haritayı içeriyor.
Anderson;
“Bu davada ortaya konulan deliller, yöneltilen suçlamaların sadece absürd olduğunu ortaya koymakla kalmıyor; fakat aynı zamanda savunucuların, insan haklarını savunma konusunda uzun yıllardır kararlılıkla sürdürdükleri faaliyetlerinde ne kadar haklı olduklarını da ortaya koyuyor. İnsan hakları savunucuları faaliyetlerini sürdürebilmeleri için derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
5 Temmuz 2017 günü, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Veli Acu ve Günal Kurşun; Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nden Direktör İdil Eser; Yurttaşlık Derneği’nden Özlem Dalkıran ve Nalan Erkem; Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün; Hak İnsiyatifi’nden Şeyhmus Özbekli; Eşit Haklar İzleme Derneği’nden Nejat Taştan ve Hollanda merkezli Kalkınma Ajansı HİVOS ile işbirliğinde bulunan danışmanlar Ali Gharavi ve Peter Steudtner İstanbul, Büyükada’da gerçekleştirdikleri bir eğitim esnasında gözaltına alınmıştı.
18 Temmuz 2017 günü ise insan hakları savunucuları “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçlaması ile tutuklanmıştı. 25 Temmuz 2017 tarihinde, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken halen aynı suçlamalarla karşı karşıya bulunuyorlar.
6 Haziran 2017 günü İzmir’de düzenlenen bir operasyonla gözaltına alınan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç, 9 Haziran’da, Türk Hükümetinin Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişimin arkasında olmakla suçladığı Gülen hareketi mensubu olduğu iddiasıyla “terör örgütü üyesi olmak” suçlaması ile tutuklanmıştı.
Front Line Defenders, hiçbir zaman şiddeti savunmayan ve şiddet olaylarına karışmayan bu onbir insan hakları savunucusuna yönelik suçlamalar için son derece büyük bir endişe duymakla birlikte bu suçlamaları şiddetle kınamaktadır. Front Line Defenders olarak, bu suçlamaların savunucuların insan haklarını savunmak üzere yaptıkları meşru ve barışçıl faaliyetleri ile bağlantılı olduğuna inanıyoruz. Front Line Defenders, Türk makamlarını suçlamaları düşürme ve yukarıda isimleri belirtilen insan hakları savunucularını derhal serbest bırakmaya çağırıyor.