İnsan hakları savunucusu ve avukat Levent Pişkin’in yargılandığı davada karar bekleniyor
18 Kasım 2020 tarihinde Bursa 8. Agır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında, insan hakları savunucusu, avukat Levent Pişkin kendine yöneltilen tüm suçlamalardan beraat etti. Pişkin'in birlikte yargılandığı ve Aralarında iki avukatın daha bulunduğu diğer 11 kişinin tamamı da “terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası” suçlamalarından beraat etti.
Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin insan hakları savunucusu ve Avukat Levent Pişkin’in “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 11 kişiyle birlikte yargılandığı davada 18 Kasım 2020’de karar çıkması bekleniyor. 2016 yılından beri devam eden davada insan hakları savunucusunun 22,5 yıla kadar cezalandırılması isteniyor.
Levent Pişkin bir insan hakları savunucusu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi bir avukat. Hala aktif olarak LGBTI+ hakları alanında kampanya ve savunuculuk faaliyetleri yürütmekte, azınlık hakları ile ilgili çalışmakta ve cezasızlığa karşı mücadele etmektedir. Yıllar boyunca, insan hakları alanında çalışan bir avukat olarak pek çok insan hakları savunucusu ve politik aktivisti savundu. 2016’dan beri tutuklu olan HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatlarındandı.
18 Kasım 2020 tarihinde Bursa 8. Agır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında, insan hakları savunucusu, avukat Levent Pişkin kendine yöneltilen tüm suçlamalardan beraat etti. Pişkin'in birlikte yargılandığı ve Aralarında iki avukatın daha bulunduğu diğer 11 kişinin tamamı da “terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası” suçlamalarından beraat etti.
Mahkeme heyeti avukatların itirazlarina rağmen, Covid 19'u sebep göstererek salona izleyici almadı. Mahkeme salonu sosyal mesafeyi korumaya elverişli olmasına rağmen, AB adına gözlemci olarak gelen Hollanda Elçiliği temsilcisi, bazı ÖHD temsilcileri ve iki milletvekilinin duruşmayı izlemesine izin verilmedi.
Levent Pişkin mahemeye verdiği beyanında bir insan hakları aktivisti olduğunu, avukat olmadan önce de eşitlik, demokrasi ve insan hakları için mücedele ettiğini belirtti ve bir insan hakları savunucusu ve avukat olarak HDP eşbaşkanı Demirtaş’ın haksız tutukluluğuna karşı ses çıkarmayı ve duyurmayı bir görev ve sorumluluk olarak gördüğünü ifade etti.
Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin insan hakları savunucusu ve Avukat Levent Pişkin’in “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 11 kişiyle birlikte yargılandığı davada 18 Kasım 2020’de karar çıkması bekleniyor. 2016 yılından beri devam eden davada insan hakları savunucusunun 22,5 yıla kadar cezalandırılması isteniyor.
Levent Pişkin bir insan hakları savunucusu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi bir avukat. Hala aktif olarak LGBTI+ hakları alanında kampanya ve savunuculuk faaliyetleri yürütmekte, azınlık hakları ile ilgili çalışmakta ve cezasızlığa karşı mücadele etmektedir. Yıllar boyunca, insan hakları alanında çalışan bir avukat olarak pek çok insan hakları savunucusu ve politik aktivisti savundu. 2016’dan beri tutuklu olan HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatlarındandı.
18 Kasım 2020 tarihinde Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin insan hakları savunucusu Levent Pişkin ve diğer 11 kişinin yargılandığı davada kararını açıklaması bekleniyor. İnsan hakları savunucusu “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” ile suçlanıyor. Cezalandırılması durumunda 7,5 ile 22,5 yıl arasında hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak.
Levent Pişkin, 2016 yılından bu yana bu suçlamalar nedeniyle yargısal tacize maruz kalıyor. 14 Kasım 2016'da evine düzenlenen sabah baskınında gözaltına alındı ve üç gün gözaltında tutuldu. Yetkililer onu, müvekkili Selahattin Demirtaş'ı cezaevinde ziyaret etmek için avukat kimlik kartını kullanmakla ve Demirtaş'tan popüler Alman dergisi Der Spiegel'e mesaj iletmekle suçladı. Üç gün sonra hakim karşısına çıkarıldığında, seyahat yasağı da dahil olmak üzere adli kısıtlamalarla serbest bırakıldı.
Savcı, Şubat 2017'de Levent Pişkin ve diğer 11 kişi hakkında mahkemeye sunduğu iddianamede Pişkin’e üç suçlama yöneltti: ülkeye karşı uluslararası lobi faaliyetlerinde bulunmak, HDP İstanbul mesaj listesine abone olmak ve bu mesaj grubundan, grubun tüm üyelerine gönderilmiş olan üç mesajı almak. Türkiye'deki Terörle Mücadele mevzuatının muğlak ve geniş yorumlu hükümleri Pişkin’in “terör örgütüne üye olmak” ve “terör propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanmasına sebep olmuştur.
İddianame teröre ilişkin suçlamaları “HDP İstanbul adlı mesaj listesinden gelen mesajların içeriğinin, PKK/KCK terör örgütü tarafından gönderilen emir ve talimatlar ile PKK’nin yayın organı ANF’de yayınlanan haberlerle benzerlik taşıdığı” iddiasına dayandırdı. Savcı ayrıca, insan hakları savunucusunu mesaj listesinde Türk güvenlik güçleri tarafından öldürülen PKK mensuplarının üç ayrı anma töreninin saat ve tarihini içeren üç mesaj almakla suçladı. Ancak iddia makamı, Levent Pişkin'i işlediği iddia edilen suçlarla ilişkilendirecek herhangi bir destekleyici delil sunmadı.
Savcı, Pişkin’in Der Spiegel’e verdiği bilgilerle Türkiye aleyhine uluslararası lobi faaliyeti eyleminde bulunmaya çalıştığını” da iddia etti. Derginin Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Cumhurbaşkanına hakaret içeren, aşağılayıcı, alay edici ve küçük düşürücü asılsız haberler yaptığı, ülke aleyhine kamuoyu oluşturarak uluslararası platformda ülkemizi itibarsızlaştırmayı amaçlayan bir yayın politikası yürüttüğü”nü ileri sürdü.
30 Kasım 2017’deki üçüncü duruşmada Pişkin’in yurtdışı çıkış yasağı kaldırılmış olmasına rağmen Eylül 2018’e kadar pasaportu kendisine verilmedi.
Savcılık, 2 Eylül 2020 tarihinde grülen dokuzuncu duruşmada, iddianameyle aynı olan ve savunma avukatları tarafından son üç yıl içinde sunulan iddia ve delillerin hiçbirini dikkate almayan mütalaasını sundu.
Front Line Defenders, Levent Pişkin’in sadece insan hakları savunucusu ve avukat olduğu için suçlandığından ve terörle mücadele mevzuatının insan hakları savunucularını suçlamak amacıyla kullanılmasından derinden endişe duymakta ve Levent Pişkin'in düşünce ve ifade özgürlüğü hakkını meşru bir şekilde kullandığına ve suç olduğu iddia edilen eylemlerin suç teşkil etmediğine inanmaktadır.
